Hakkımızda

Suret ile birlikte, içinde yaşadığımız dünyayı, değişik boyutlarıyla anlama, açıklama ve bunun için farklı söylemleri barındırma amacında olan bir alana adım atmış oluyoruz.

Psikanalizin kurucu keşfi olan bilinçdışı bir skandaldır; bilinçdışı bir taraftan bilginin tamlığına, bütünlüğüne meydan okurken; öte taraftan özneyi kendi kimliğinin sonsuz istikrarına inanmaktan da alıkoyar. Bu yüzden analizin sonu kendisine hâkim, her şeyi bilen bir tür öznenin ortaya çıkışından ziyade, bunun imkânsızlığını kabul eden ve hayatın rastgele akışından korkmayan, baştanbaşa eksiklikle damgalanmış bir öznenin ortaya çıkışına tanıklık eder.

Bu  bizi görünenin arkasında olduğunu varsaydığımız, göremediğimiz, ama ‘bilmeden bildiğimiz’, bulmayı ya da bul(a)mamayı ümit ettiğimiz her ne(ler) ise, on(lar)a ulaşmayı amaçlayan bir çözümlemeye yöneltiyor. Görünenin arkasına nüfuz etmenin ve oradaki hiçlikle karşılaşmanın temel yollarından birisi, olguları bireysel ya da ortak ürün niteliğiyle ve kavramsal olarak psikanaliz aracılığıyla ele almaktır. Ancak psikanalitik düşünme Suret‘i, çözümlemenin diğer araçlarına yabancı ve uzak kılmayacaktır. Üstelik psikanalitik yaklaşımı sadece, klinik önermelere ve belli bir kişilik kuramına bağlı bir bilim olarak değil, bir metodoloji olarak düşündüğümüz zaman, çözümlemeyi ve hakikat üretmeyi amaçlayan diğer okuma yöntemleri (tarih, antropoloji, edebiyat incelemeleri, politika, hukuk, etik, feminizm, ideoloji eleştirisi, film kuramı, sosyoloji, felsefe, cinsiyet ve queer çalışmaları, kültürel incelemeler,  nörobilimler, …) ile psikanaliz arasında yakınlaşmalar olabileceğini düşünüyoruz. Psikanalize bağlı kalmanın bir yolu, psikanalizle ilgili bildiğimiz şeyleri durmadan tekrar etmektense, psikanalizin diğer disiplinlerle karşılaşmasının yaratacağı olasılıklara açık olmaktır.

Ayrıca ilgimizi çeken şey, bu dalların psikanalitik metodolojiye yakınlaşmaları ve hatta onunla bir olmaları kadar, hal böyle olmadığında, yani  kendi özgün varlıklarını korudukları zaman ortaya çıkan bilgilerin, psikanalitik yaklaşımın ithal ettiği, yararlandığı ve zenginleştiği kaynak olmalarıdır. Bu durum en açık şekliyle, bizatihi psikanalizi kuran kişinin, Sigmund Freud’un düşünme ve çalışma şeklinde kendini göstermiştir. Freud, ne psikanalizin kuruluşunda diğer alanlardan faydalanmayı ihmal etmiştir, ne de psikanalitik bilgiyi yaşamın, bireysel klinik uygulama dışında kalan alanlarına uygulamaktan imtina etmiştir. Freud’un çabası iki yönlüdür: bir taraftan kendi psikanalitik yöntemini klinik deneyimin rehberliğinde geliştirirken ve diğer alanlara -örneğin edebiyat, masal ve mitler, ritüeller, plastik sanatlar vb.- başvururken bunu sadece kendi kuramını örneklendirmek ve psikanalizin sağlamasını yapmak için kullanmaz. Öte yandan ise psikanalizin kendi kuramsal bünyesi de bu karşılaşmada değişir, dönüşür. Yani, Freud için, psikanaliz dünyada ne varsa hepsini açıklayan bir alet  seti değildir. Psikanalizin kendi dışındaki düşüncelerle ya da  sanatla her karşılaşması olsa olsa karşılıklı bir alışverişe benzetilebilir.

Sonuçta, bilinmeyen asla tam olarak bilinemeyecektir, hakikatin tamamını söylemek mümkün değildir. Bilinmeyen sonsuz, bilecek zihin ise sınırlı olduğu için değil yalnızca. Aynı zamanda, “bilecek” zihnin de hakikatin içinde olduğunu, kendi hakikatini içinde taşıdığını bir an için bile unutamayız. Her biri kendi bilinçdışıyla malul (ya da ödüllendirilmiş) olan zihinlerin kendilerini saf “bilinçlerden” oluşuyor sanması, Yedi Ölümcül Günahın en ölümcülüdür: Psikanalizin en zor ama en anlamlı yanı, her birimizi kendi kibrimizle hesaplaşmak zorunda bırakmasıdır. Beceremeyenler yolda ayrılıp “Ego” denilen küçük kasabalara yerleşirler, kısmen de olsa becerebilenler ise yolda yaptıkları alışverişlerle bilinçlerini (ve bilinçdışlarını) zenginleştirerek sonsuz yolculuklarını sürdürürler. Brecht’in bir zamanlar dediği gibi, “Bir şey eğer eğlenceli değilse, doğru da değildir”

Yayın Kurulu
Berrak Karahoda, Burçak Erdal, Ceren Korulsan, Deniz Arduman Kırcalı, Hakan Kızıltan, M. Işıl Ertüzün, Meral Erten, Özgür Öğütcen, Sanem Tayman Eksin, Sinan Tınar, Yavuz Erten

Editör: Sanem Tayman Eksin
Dil ve Çeviri Editörleri: Sinan Tınar, Esin Çalışkan